Çince Odası

Çince Odası

Yazar: Dr. Mehtap Doğan

Kullandığımız her makine belirli görevleri yerine getirmek üzere programlanmıştır. Satın aldığımız her makinenin yerine getirmesini beklediğimiz bir hizmet vardır. Bir robot süpürgeden beklentimiz, yardımımız olmadan evimizi süpürmesidir çünkü o süpürgenin üreticisinin bize vadettiği şey budur. Robot süpürgenin vereceği hizmet açıkça bellidir ve vaadini yerine getirip getirmediğini anlamanın yolu müdahalemiz olmadan evi süpürüp süpürmediğini kontrol etmektir. Bu, günlük hayatta fiziksel işlerimizde yardımcı olması amacıyla kullandığımız her makine için geçerlidir. Aynı şekilde hesap makinesi, bilgisayar ya da akıllı telefonun işlevleri bellidir ve bu cihazların hizmetlerini yerine getirip getirmedikleri kolayca test edilebilir. Fakat bir gün bir bilgisayar üreticisinin “insan gibi düşünebilen” bir bilgisayar geliştirdiğini iddia ettiğini düşünelim. Elbette o bilgisayarın “insan gibi düşünme” görevini yerine getirip getiremediğini test etmek diğer makinelerde olduğu kadar kolay olmayacaktır.  

Bir önceki yazımızın konusu olan Turing Testi de bu maksatla “Bir makinenin düşünebildiğini nasıl anlarız?” sorusuna yöntem sunmak üzere kurgulanmıştır. Özetle, Turing Testi sorular yönelttiğimiz bir bilgisayarın cevaplarını bir insanın cevaplarından ayırt edemiyorsak, o bilgisayarın düşünebildiğini söylememizde bir sakınca olmadığını ileri sürer. İşlevselci bakış açısının bir sonucu olan bu yaklaşıma göre, zihinsel etkinlik doğru tanımlanmış işlemlerin doğru sıra ile uygulanması ile eşdeğerdir. Güçlü yapay zeka yaklaşımına da ilham olan bu bakış açısı, bir makinenin düşünme anında insan ile benzer çıktılar üretmesini düşünmenin yeterli bir koşulu olarak görmektedir. Güçlü yapay zeka araştırmacıları “düşünebilen ve akıl yürütebilen, zekiymiş gibi görünen değil, zeki olan” makineler üretmeyi amaçlamaktadır. Güçlü yapay zekanın imkânını savunanlar argümanlarını, bir makinenin insan zihninin bütün olarak eşleniği olabileceği, tüm zihinsel işlemleri insanda olduğu şekliyle yerine getirebileceği ön kabulü üzerine kurmaktadır. Güçlü yapay zekaya göre, program doğru uygulandığında herhangi bir donanım ile zihinsel durumlar üretilmesi mümkündür; biyolojik beden ile silikon yapılar arasında zihinsel potansiyelleri açısından bir fark yoktur.

Zihin- Bilgisayar Programı Arasındaki Analoji

Çağdaş zihin felsefecisi John Searle makinelerde insan zihninin bütünüyle oluşturulmasını mümkün gören güçlü yapay zeka yaklaşımına ve önerdiği testi geçen bilgisayarların düşünen sistemler olacağını iddia eden Turing’e güçlü bir itirazda bulunur.  John Searle zihin ile bilgisayar programı arasında kurulan analojiyi kabul etmemektedir. Ona göre, yapay bir sistemin zihne ya da düşünme yetisine sahip olduğunu söyleyebilmek için Turing Testi’ni geçmesinden daha fazla özelliğe sahip olması gerekmektedir. John Searle zihnin, bir bilgisayar programı ile taklit edilemeyeceği inancı doğrultusunda, bir bilgisayarın bize insan zihninin doğru bir tasavvurunu verip vermediğini değerlendirmek açısından felsefi düşünmede sıkça kullanılan bir yöntem olan düşünce deneyine başvurur. Çince Odası ismini verdiği düşünce deneyinin genel çerçevesini şöyle çizer:

“(…) Ben hiçbir şekilde Çinceyi anlamıyorum hatta Japon yazısını Çin yazısından bile ayıramıyorum. Fakat benim Çince sembollerden oluşan kutularda dolu bir odada, bir kural kitabı ve beni sorulara Çince cevaplar vermeye ulaştıracak bir bilgisayar programı ile birlikte bir odada kilitli olduğumu hayal edin. Hiçbir şekilde bilmediğim sembollerden oluşan soruları alıyorum, ne yapacağıma dair kural kitabına bakıyorum, kutulardan sembolleri alıyorum, kitaptaki kurallara göre onları değiştiriyorum ve cevap olarak ihtiyaç olan sembolleri veriyorum. Burada benim Çinceyi anlamak için olan Turing Testi geçtiğimi farz edebiliriz ancak ben Çincenin tek bir kelimesini bile anlamıyorum. Ve eğer ben doğru programı uygulama temelinde Çinceyi anlamıyorsam, program temelli hiçbir bilgisayar Çinceyi anlayamaz çünkü bir bilgisayar bende olmayan hiçbir şeye sahip değildir.” (John Searle, 2004: 90)

Bu düşünce deneyinin amacı, zihnin bir bilgisayar programına indirgenemeyecek niteliklere sahip olduğunu ortaya koymaktır. Anlamadığımız bir dilde sorulan soruları, programdaki adımları uygulayarak yanıtlayabiliriz. Programın yararlandığı veri tabanı bu deneyde Çince sembollerin yer aldığı kutularla dolu oda ile temsil edilir. Çince sembollerin yer aldığı kural kitabı ise bilgisayar programının kendisidir. Deneye bütün olarak bakıldığında odadaki kişi Çince sorulara cevap veren programı yürüten bir bilgisayardan başkası değildir ve tek kelime bile Çince anlayamamaktadır. John Searle’e göre doğru çalışan bir bilgisayar programı, zihin sahibi bir bilgisayar programı olarak adlandırılamaz. Bilgisayar programının doğru bir şekilde yürütülmesi ile Çince Odası’ndaki operatörün soruları anlamadan doğru cevap vermesi özünde aynı şeylerdir. Hem zihin hem de bilgisayar programı, girdi-çıktı ilişkisi içerisinde çalışıyor gibi gözükse dahi zihni programla eşdeğer tutanların gözden kaçırdığı nokta, zihnin programdan farklı olarak sahip olduğu anlama kapasitesidir. Bu anlama kapasitesi ise sembolik olarak üretilemez bir yetiye karşılık gelmektedir:

“(…) Bilgisayar sembolleri manipüle ederek çalışır. Onun süreçleri tamamen söz-dizimsel (sentaktik) olarak tanımlanır, zıt olarak insan zihni tercüme edilmemiş sembollerden çok daha fazlasına sahiptir, insan zihni anlamları sembollere iliştirir.” (John Searle, 2004: 91)

“İnsan Zihni Anlamdırır”

Buna göre, insandan ayırt edilemeyecek bir şekilde dil kullanabilen bir programın kusursuz bir şekilde Çince soruları cevaplandırması dahi, onun sorulan soruların ve verdiği cevapların anlamını bildiğini göstermeyecektir. İnsan zihni yaptığı hesaplama ve akıl yürütmeleri, Çince Odası’nda kullanılan programdan farklı olarak, anlayarak ve anlamlandırarak yapmaktadır. Bir bilgisayar programı, John Searle’e göre, hiçbir zaman anlamsal içerik sahibi olamaz ve dolayısıyla bilgisayarlar hiçbir zaman düşünemez.

Çince Odası düşünce deneyi, konu Turing Testi ya da güçlü yapay zeka olduğunda muhakkak dile getirilen bir karşı çıkıştır. John Searle’ün “Makineler düşünemez.” tezinin temelinde insanın makineden fazlası olduğu inancı vardır. İnsanı makineden farklılaştıran en önemli husus da mekanik değil biyolojik bir varlık olmasıdır. John Searle’e göre zihnin tüm nitelikleri biyolojiktir, dolayısıyla biyolojik olmayan sistemlerde yeniden inşa edilmeleri mümkün değildir. John Searle biyolojiyi zihinsel içerikler için zorunlu bir koşul olarak öne sürer. İnsan zihni ile yapay zeka arasındaki fark ait oldukları fiziksel yapılardan kaynaklanmaktadır; yalnızca beyin anlama kapasitesine sahip olabilir.

Çince Odası düşünce deneyi hem çok sayıda taraftar bulmuş hem de çok sayıda eleştiri almış bir argümandır. Genel bir ifadeyle, zihinsel içeriklerin gerçekleştiği bedenin maddi yapısından bağımsız olduğunu ve zihnin işlevlerini yerine getiren herhangi bir mekanizmanın da zihin sahibi olduğunun söylenebileceğini savunanlar John Searle’e karşı çıkmakta; zihinsel niteliklerin biyolojik varlıklara has olduğunu savunanlar ise Çince Odası düşünce deneyini temel bir argüman olarak ele almaktadır. Bugün halen hiçbir bilgisayarın yaptığı işi anlamadığını göz önüne aldığımızda John Searle haklı gibi görünse de hızla ilerleyen yapay zeka teknolojisinin ulaşacağı nihai nokta belirsizdir. 

“Bir gün eylemlerinin farkında olan, kendisine yeni hedefler belirleyen, o hedeflere nasıl ulaşabileceğine dair akıl yürütebilen, çevresindeki değişikliklere uyum sağlayan makineler geliştirebilir miyiz?” sorusuna cevap vermek zor görünmektedir. Alan Turing ve John Searle tartışmasında taraf tutmak da aynı ölçüde zordur. Ancak şu husus önemlidir ki; yapay zeka sistemlerinin mesleklerimizi elimizden alması için, bu teknolojiyi üretme ve kullanma imkanına sahip olanlar ve olmayanlar arasında güç farkı yaratması için ya da sosyal hiyerarşiye etki edebilmesi için “anlama” kapasitesine sahip olmalarına gerek yoktur. İnsandan çok daha geniş bir hafızaya sahip, çok daha hızlı işlem yapabilen, birçok dili kullanabilen yapay zeka sistemleri her geçen gün başka bir mecrada karşımıza çıkarken Çince Odası’nın ikna etme kapasitesi yalnızca teorik bağlamda var olmaya devam edeceği öngörülebilir.

Bu yazıyı Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Dr. Mehtap Doğan, Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi için kaleme aldı. İletişim: [email protected]

Mehtap Doğan’ın Önceki Yazıları

İlk Taşı Turing Attı

Benzer Haberler
Send this to a friend