Yapay Zeka ve İstihdam – Ülke Bazlı Farklılıklar

Yapay Zeka ve İstihdam Ülke Bazlı Farklılıklar

Altı bölümlük “Yapay Zeka ve İstihdam” yazı dizisinin ikinci bölümünde ülke ekonomilerinin gelişmişliklerine ve sektörel dağılımlarına göre yapay zeka etkisini inceliyor olacağım. Yapay zekanın ülke ekonomilerindeki etkisini iki alt başlık halinde düşünmemiz gerekiyor:

  1. Ekonomi bazında yapay zekanın devralabileceği görevlerin yüzdesi ve bunun gerçekleşeceği zaman aralığı.
  2. Yapay zeka ile yaşanacak refah artışı ve buradan doğacak yeni ürün ve servisler.

İstihdama etki konuşulurken genellikle sadece ilk kısım, yapay zekanın doğrudan etkisi ele alınıyor. Doğrudan etki ise genellikle yapay zekanın devralacağı ya da yok edeceği işler olarak nitelendiriliyor. Bu bakış açısının en büyük problemi yapay zekayı işleri yok edecek bir teknoloji olarak nitelendirmesi diyebilirim. Gerçekte ise işlerden çok, belirli görevleri otomatize edecek bir teknolojiden bahsediyoruz. Bu görevleriyse fiziksel güç gerektiren, ya da çok fazla tekrar gerektirenler olarak kategorize edebiliriz. Buradaki kategorilere ve işlerimizdeki değişime serinin üçüncü yazısında daha detaylı değineceğim.

Ekonomik Grup Dağılımına Göre Etkiler

Ekonomilerdeki etkiye dönecek olursam ilk etkinin en belirleyici unsuru olarak sektörel dağılım karşımıza çıkıyor. Sektörel dağılımlarına göre ülkeleri 5 farklı ekonomi grubuna ayırabiliriz:

  1. Almanya, Slovakya, Japonya ve İtalya gibi imalat ve diğer sektörlerde güçlü olan ve uzun vadede nispeten yüksek potansiyel otomasyon oranlarına sahip endüstriyel ekonomiler.
  2. Hizmet sektörünün endüstriyel sektörlere göre daha az otomatize edilebilir olduğunu göz önünde bulundurarak, otomasyona karşı daha düşük duyarlılığa sahip olacak ABD, İngiltere, İsveç, Norveç, Fransa ve Hollanda gibi hizmetlerin ağırlıklı olduğu ekonomiler.
  3. Güney Kore, Singapur ve Rusya gibi, otomatikleştirilebilir endüstriyel sektörlerde nispeten yüksek istihdam yoğunluğuna sahipken, genel olarak nispeten daha az otomatize edilebilir sektörlere sahip olan Asya ülkeleri.
  4. Endüstriyel sektörlerde yoğun iş gücü katılımı ile gelişmekte olan, bunun yanında yüksek yatırım gücüyle sektörlerde otomasyonu gerçekleştirebilecek Çin ve Hindistan.
  5. Mevcutta endüstriyel sektörleri geride kalmış, fakat yapay zeka ile bir sıçrama yaparak üretim sektöründe diğer ülkeleri yakalayabilecek Afrika, Orta Doğu ve Latin ülkeleri.

Bu ülkeler içinde otomasyon çalışmalarından en çok fayda sağlama potansiyeli olanlar 4. ve 5. grupta yer alan ülkelerdir. 4. grup ülkeler için yüksek otomasyon imkanı ile iş gücüne ihtiyaç azaltılabilecekken, 5. grup ülkeler bugün sahip olmadıkları endüstriyel sektörlerde yapay zeka ile üretim giderlerinin sıfıra yaklaştığı sistemler kurabileceklerdir. Yapay zeka ile otomasyon çalışmalarında genellikle değerlendirilen otomasyon etkileri, her iki grupta da sosyal devlet anlayışının düşük olması sebebiyle çok önem arz etmemektedir. Bu durum bu ekonomik gruplarda dönüşümün daha hızlı gerçekleşmesi için zemin hazırlamaktadır. Son grup için kritik olan ise daha önceki dönüşümlerde belirli ülkelerin gerçekleştirebildiği sıçramayı sağlayabilmeleridir. 

Sıçrama temel olarak daha önce hiç yatırımları olmadığı endüstriyel sektörlerde yapay zeka ile otomatize sistemler kurmalarını, buralarda değişken giderleri sıfıra yaklaşan üretim imkanları ile hem ülke içi hem de ihracat için fırsat elde etmelerine dayanmaktadır. Bu sayede bugün gelişmiş ekonomilerdeki manuel iş gücüne dayalı ya da yarı otomasyonlu üretim sistemlerini es geçip tamamen otomasyona dayalı sektörel gelişim sağlayabileceklerdir. Bu iki grup içerisinde dönüşümü gerçekleştirip refahı artıracak olanlar önümüzdeki 10 yılda gerekli yatırımları yapacaklardır. Zaman aralığı olarak 4. ve 5. grup ekonomilerdeki dönüşümün diğer gruplara göre en hızlı gerçekleşeceğini söyleyebiliriz.

4. ve 5. Grup için yüzde 65 düzeylerinde gerçekleşmesi beklenen otomasyon yüzdesi, 1. Grup için yüzde 40’larda seyretmektedir. Bu durum aşağıdaki gibi bir tablo ortaya çıkartmaktadır:

Otomasyon Riski Statista

Kaynak: Statista

İlk grupta yer alan ülkelerin değişimi gerçekleştirebilmeleri için mevcutta otomasyonu yüksek sektörlerine yeniden yatırım yapmaları gerekmektedir. Yüksek refaha sahip bu ekonomilerde yatırımın gerçekleşmesi için geri dönüşünün de belirli bir eşiği aşması beklenecektir. Bu durum dönüşümü mevcutta ilgili sektörlerde yatırımı olmayan ülkelere göre yavaşlatacak ve daha uzun bir süreçte dönüşümün yaşanmasına sebep olacaktır. İlk gruptaki ülkelerdeki dönüşümün 30 yıllık bir zaman diliminde gerçekleşeceği düşünülmektedir.

Dönüşümden diğerlerine göre daha az etkilenecek olan iki grup içerisinde, gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin oluşturduğu 2. grubun dönüşümü en yavaş gerçekleştirmesi beklenmektedir. Bunun yanında bu ekonomik grupta otomasyon riski oldukça düşük (ortalama olarak yüzde 10) öngörülmektedir. 

3. ekonomik gruptaki ülkeler bir yandan servis sektörlerinde genişleme yaşarken dönüşüm sebebiyle yavaşlama yaşayacak endüstriyel sektörlerini hızlandırmak için otomasyona yatırım yapabilirler. Bu şekilde gelişmiş ülkelerden daha önce bir dönüşüm gerçekleştirmeleri beklenmelerine rağmen yatırım gücü ve mevcut ekonomik döngü sebebiyle ekonomilerdeki otomasyonun zaman aralığını öngörmek bugün için zor gözükmektedir. 3. Ekonomik gruptaki ülkelerdeki otomasyon riski ise yüzde 20 ile yüzde 30 arasında hesaplanmaktadır.

Refah Artışının Getirileri

Dönüşümleri sağlayan inovasyonların en temel özelliklerden biri sosyal ve ekonomik gelişmeleri destekleyerek uzun vadede refahı artırmasıdır. İnovasyonlar sayesinde ürünlere ve servislere ulaşılabilirlik artarken ülkelerdeki sağlık, eğitim ve diğer sosyal haklardaki faydaları yaygınlaşır ve farklı sektörlerde büyüme görülür. Büyüyen sektörler bazen ilgili inovasyonun dokunmadığı alanlar bile olabilir.

Yapay zeka ile gerçekleşecek dönüşüm sayesinde de benzer bir gelişim beklenmektedir. Bunun yanında otomasyonun daha büyük etkiye sahip olabileceği ülkelerde refah artışı ile yeni sektörlerin oluşması çok daha olası gözükmektedir. En yüksek otomasyon riskine sahip ülkeler genellikle hizmet sektörleri en az gelişmiş, sosyal haklara ulaşılabilirliğin düşük olduğu ve halkın büyük bir kısmının farklı ürün ve servislerden faydalanamadığı ekonomilerdir. Yapay zeka ile üretim sektöründe değişken giderler sıfıra yaklaşırken herkes için ulaşılabilirlik artacaktır. Buradaki en önemli endişelerden biri, oluşacak refahın dağılımıdır. Bunun için ise dönüşümü gerçekleştiren ülkelerin ekonomik politikalarla refahın tüm topluma yayılmasını sağlaması gerekmektedir.

İyi politikalarla desteklenmiş otomasyon dönüşümü, birçok gelişmemiş ülkenin sıçrama sonrası vatandaşlarına gelişmiş ülkelerdekilere benzer imkanlar sunmasını sağlayacaktır. Gerçekleşecek otomasyon kadar hakların ve imkanların ulaşılabilirliği konusundaki çalışmalar da önem arz etmektedir. Ülkelerin gerçekleştireceği otomasyon fırsatlarındaki farklılıklar sebebiyle her ülke aynı faydayı sağlayamayacaktır. Bu durumda, daha yüksek fayda sağlayan gelişmemiş ve gelişmekte olan ekonomilerdeki fırsatlar gelişmiş ülkelerdeki fırsatlarla biraz daha eşitlenebilir. Bu kapsamda ise son söz olarak söyleyebileceğim bu dönüşümün faydalarını anlayıp ülkelerin sıçrama yapma imkanını iyi kavramamız, bunun gerçekleşmesi ve gerçekleştikten sonra ise eşit bir dağılımın sağlanması için hepimizin çalışması gerektiğidir. Bu şekilde tarihteki en kısa zamanda gerçekleşecek sıçramanın içinde yer alabiliriz.

Yapay Zeka Ve İstihdam Yazı Dizisinin İlk bölümü Yapay Zeka ve İstihdam – Tartışmaların Başlangıcı   
Benzer Haberler
Send this to a friend