TRAI yapay zeka ekosisteminde bulunan, farklı dikeylerde proje bazlı çalışmalarla adını duyurmuş ve iki ürününü şirketleştirmiş Tarentum’un kurucu ortağı ve CEO’su Oğuz Silahtar sorularımızı yanıtladı.
– Tarentum nasıl ortaya çıktı? Tarentum’un hikayesini, kendinizi ve ekibinizi anlatabilir misiniz?
Robert Kolej’de başladığım eğitimime ABD’de devam ettim. MIT’de matematik, elektrik ve bilgisayar mühendisliği, işletme ile lisans ve yüksek lisans eğitimlerimi tamamladım. Qualcomm, Intel gibi teknoloji şirketlerinde ve exit yapmış Silikon Vadisi startuplarında teknik ve iş geliştirme yöneticiliği pozisyonlarında görev aldıktan sonra Tarentum için Türkiye’ye döndüm. Robert Kolej, Lafayette ve MIT’de tamamladığı eğitimleriyle benimle benzer bir geçmişi olan Bora Tokyay da kurucu ortağı olarak yönetim kadrosunda yer alıyor. Tarentum 30 kişilik büyümeye devam eden güçlü bir ekipten oluşuyor. Geleneksel analitiklerin ötesine geçerek, verilerden değer elde eden yapay zeka yardımıyla işletmeleri güçlendirme vizyonu ile 2017 yılında yola çıktık ve oyundan e-ticarete, enerjiden finansa kadar çeşitli endüstriler için proje tabanlı, uçtan uca çalışan çözümler geliştirdik.
– Yapay Zeka tabanlı ürün ve servislerinizi, kullanıcı firmalar tarafında ürettiği katma değeri paylaşabilir misiniz? Hangi şirketlerle çalıştınız? Hedef sektörlerinizi ve alanlarınızı tarif edebilir misiniz?
Şu zamana kadar yürüttüğümüz her projeyi kendi içinde bir ürün olarak düşünerek ve müşterilerin sorunlarını çözmek için en son yapay zeka algoritmalarını kullanarak tasarladık. Proje odaklı çalıştığımız süre boyunca birlikte çalıştığımız şirketler arasında Gittigidiyor, ING Bank, Masomo, Borusan EnBW gibi markalar bulunuyor.
Son yıllarda daha çok başarı kaydettiğimiz ve scale etme potansiyelini gördüğümüz iki alana eğildik. Mobil pazarlama ve yenilenebilir enerji alanlarındaki sorunlara cevap veren iki ayrı ürüne odaklandık: UAhero ve Kavaken. Bu iki ürünün organik büyümesi sonucunda mevcut ürünleri daha net anlatmak, sektör odaklı çözümler sunmak, müşterileri ve çalışanlarıyla daha iyi etkileşim – iletişim kurmak için iki ayrı şirkete dönüştürme kararı aldık.
Bu ürünlerden kısaca bahsetmek gerekirse; UAhero, mobil uygulama pazarlama endüstrisi için kritik iş problemlerini çözme ve yapay zeka konularında derin bir uzmanlıkla oluşturulmuş, yapay zeka destekli bir çözüm. Kullanım kolaylığıyla öne çıkan ürün, mobil pazarlamacıları günlük kampanya yönetimi sorunlarından kurtarıyor ve karlılığı artırmak için makine öğrenimi ve yapay zeka teknolojilerini kullanıyor. UAhero öncelikle Türkiye’de çok başarılı olan mobil oyun sektöründe kullanılmaya başlandı ve müşteri sayısı hızla artıyor. Kullanıcılar arasında Mynet ve ürünün geliştirilme aşamalarında bir başarı hikayesine dönüşen Netmarble gibi markalar yer alıyor. UAhero yapay zeka, ad-tech, ve mobil oyun gibi heyecanlı ve ivmesi yüksek sektörlerin kesiştiği bir konumda. Ekibimiz büyümeye devam etmekte ve bu alanlarda tecrübeli arkadaşları ekibimize katmayı hedefliyoruz.
Kavaken ise yenilenebilir enerji alanındaki varlık sahiplerine zorlukların üstesinden gelmeleri için yapay zeka çözümleri sağlıyor. Kavaken’in çözümleri, varlık yönetimini veri merkezli bir şekilde optimize ederek gelir artışı sağlıyor. Bu çözümün tahmini, varlık yönetimi ve kestirimci bakım modülleri gelir optimizasyonuna odaklanan operasyonel kararları yönlendirmek için beraber çalışıyor. Sunduğumuz çözümlerle rüzgar enerjisinde verimliliğini artıran, yenilenebilir enerji sektörünün önde gelen markalarından Borusan EnBW Enerji, EnerjiSA ve hidro enerji odaklı Statkraft gibi markalar ürünümüzü aktif olarak kullanıyor.
– Bir yapay zeka girişimi olarak Türkiye’deki yapay zeka ekosistemini nasıl görüyorsunuz?
Özellikle son yıllarda finanstan oyun sektörüne pek çok farklı alanda hareketliliğin arttığını söyleyebiliriz. Kurumsal ve köklenmiş şirketler dijital dönüşüme ayak uydurup manuel süreçleri otomatize etmek için kendi bünyelerinde ekipler kurarken ve kendi ürünlerini geliştirirken, bir yandan da yapay zekayla farklı sektörlere çözümler üretmeye odaklanmış pek çok startup’ın da ekosisteme katıldığını görüyoruz. Yetkin ekiplerin proje ve ürünlerde pozisyonlandırılmasının bu canlılığın devamlılığının sağlanması ve kaliteli işlerin ortaya koyulmasında büyük önemi var. Bunun yanında insan kaynağının sürekliliği ve beyin göçüyle yurtdışına kaybedilmemesi de ekosistemin gelişebilmesinde yine önemli bir rol oynuyor diyebiliriz.
Diğer TRAI Girişim Başarı Hikayeleri’ni okumak için tıklayınız.