Yapay Zekanın Beraberinde Getirdiği Değişim Rüzgarı

Yapay Zekanın Beraberinde Getirdiği Değişim Rüzgarı

Gelişmeye ve hayata ilk adımlarını atmaya başlayan bir çocuğu ve onun ebeveynlerini düşünün günümüz koşulları çerçevesinde. Ele alınan çocuğu temel alarak, onun ve ebeveynlerinin geleceği hakkında bir tahmin yapmak gerekirse kesin olarak söyleyebileceğimiz, ebeveynlerin uğraşlarının birkaç yıl içinde çok farklı bir hal alacağının kaçınılmaz olması ve belki de uğraşlarındaki yaşanacak bu değişimlerden dolayı işsiz kalma riskiyle karşı karşıya olmaları. Çocuğa gelecek olursak da büyüdüğünde onun günümüz mesleklerinden çoğunun adını duymayacak olması, iş sektöründe yaşanan değişimin sonuçlarından biri. Gelecekte yapay zeka tarafından halledilebilecek işler göz önüne alınırsa bu hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Yapay zekanın yavaş yavaş hayatımızın her alanında kullanılmaya başlamasıyla iş sektöründe görülecek değişimler de böylece büyük oranda artacak.

2013 yılında Oxford üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre günümüz işlerinin her iki tanesinden biri, yapay zekanın adeta bir “oyun bozan” edasıyla sektöre girmesinden dolayı kaybolma riskiyle karşı karşıya. Makine öğrenmesi adı verilen ve yapay zekanın temelini oluşturan teknoloji, iş sektöründe oluşacak değişimin gerçek sorumlusu aslında. Bu teknoloji aynı zamanda yapay zekanın elinin en güçlü olduğu nokta. Makine öğrenmesi sayesinde yapay zekayla çalışan cihazlar, veriler ışığında öğrenme sağlayabiliyorlar ve “insanların yoluyla” işleri halletme şekillerini bir anlamda taklit edebiliyorlar. Şirketler açısından da bakılırsa yapay zekanın şirket içi problemlerin çözülmesi ve şirketlerin büyümesi konusunda çalışanlara büyük oranda yardım sağladığı söylenebilir. Büyük hacimli firmaların olası sorunları da göz önüne alınırsa, çözülmesi gereken sorunlarda firmanın büyüklüğünün de neden olduğu zorluklar öne çıkıyor. Bir grup profesyonel tarafından çözülebilecek problemin, yapay zekanın işe el atmasıyla hem zaman hem de para masrafı olmadan halledilebilecek olması, yapay zekanın sağladığı en büyük yararlardan.

Yapay zekanın endüstriyel olarak kullanım sağlanmasının geçmişini incelenecek olursak, 90’lı yıllarda ilk kullanımların başladığını söylemek mümkün. Gerekli donanıma sahip programların bu dönemde görevleri, çok basit gibi gözüken ama aslında insanlar için zaman kaybı haline gelen işlerdi. Kredi notu hesaplama, postaları ayrıştırma ve aklınıza bu görev tanımının çerçevelerine bağlı kalarak getirebilecekleriniz, zaman kaybına sebep olan işlere örnek olarak verilebilir. Yapay zekâ her ne kadar bu dönemde basit görevler için “işe alınmış” olsa da, kısa sürede kendini çok hızlı bir biçimde geliştirdi. Onun eksponansiyel olarak görülen bu gelişimi; bizlerin, insanların, bile ayak uyduramayacağı bir hale geldi neredeyse. Neyden bahsettiğimi biraz daha iyi kavrayabilmek için gelin son yıllarda yapay zekanın yeni yeni marifetlerini gösterdiği birkaç alandan bahsedelim. 2012 yılında yapay zekâ algoritmaları temeline çalışan programlar, lise öğrencilerinin yazdıkları makaleleri ve denemeleri notlandırabilir hale geldi. Notlandırabilme yeteneğinin yeni görüldüğünden bahsettiğimize aldanmayın siz yalnız. Bu sistemin, yapılan testler neticesinde 40 yıllık bir öğretmenin hassasiyetiyle çalıştığını söylemekte fayda var. Aynı zamanda geçen sene yapay zekâ sektöründe görülen gelişmelerle, göz hastalıklarını belirlemede bile algoritmaların kullanılabilir duruma gelmesi mümkün hale getirildi.

Aslına bakarsanız bahsettiğimiz alanlarda yapay zekanın bu denli pozitif sonuçlar vermesi şaşılacak bir olgu değil. Bir öğretmen, kariyeri boyunca belki 10.000 tane makale okuyabiliyorsa; yapay zekâ, elde olan bilgiler sayesinde milyonlarca makale görebilir ve bunların hepsini değerlendirerek notlandırılacak sınavı veya ödevi en doğru şekilde okuyabilir. Bir göz doktoruna gelecek olursak, onun hayatı boyunca göreceği hasta miktarı öğretmenin okuduğu makale sayısından çok da fazla değildir görüşümce. Yapay zekanın milyonlarca hastanın verilerini analiz ederek bir teşhise ulaşması genel olarak gerekli olan güveni ve hassasiyeti sağlıyor.

Böylelikle gelecekte yapay zekanın, büyük hacimli ve sürekli veri akışına sahip olan işleri, insanlarla kıyaslanamayacak derecede seri ve düzgün yapacağını söylemek yanlış olmaz. Fakat dediğimiz gibi yapay zekâ, problemleri çözmek için geçmişe ait verilere ve onların analizine ihtiyaç duyuyor. Bu bir anlamda insanlara yapay zekanın önüne geçebilecekleri bir alan oluşturuyor. Alışılmamış ve yaratıcılık gerektiren işlerde günümüz teknolojisini baz alacak olursak, insanlar yapay zekayla donatılmış algoritmalardan bir adım önde.

 

Örnekler üzerinden gidilirse Percy Spencer’ın İkinci Dünya Savaşı sırasında radar dalgalarıyla deney yaparken cebindeki çikolatanın erimesi ile mikrodalga enerjisinin yiyecekleri ısıtabildiğini keşfetmesi, mükemmel bir kanıt teşkil ediyor insanların yapay zekâ karşısındaki pozisyonuna. Keşiflerin yapılması ve yeni bir ürün ortaya konulması konusunda, yapay zekâ insanların günümüze kadar hep arkasında kaldı ve görünüşe göre hep de kalacak.

Geleceğin firmaları üzerinden bu yazıyı bir sonuca bağlamak, bahsedilenlerin bir anlamda özetini sunuyor bizlere. Firmalarda ilk olarak belirlenmesi gereken yapılan işin ne oranda büyük hacimli iş tanımının çerçevelerine sığdırılabileceği ve böylece yapay zekanın halletmesi için programlara teslim edilebileceği olacak. Bu tespitin ardından geriye kalacak işler, çoğunlukla marketi asıl değiştirerek başarı sağlayacaklar yani ancak insanlar tarafından halledilebilecekler olacaktır. Başarı sonuçta yeni bir düşüncenin hayata geçirilmesiyle görülebilir ve “yeni düşünce” kalıbı insanın yaratıcığından ayrı tutulamayacağı gibi daha uzun bir süre boyunca yalnızca ona mahsus olacak.

Kaynak: https://www.marketingaiinstitute.com/blog/8-ted-talks-on-ai-every-marketer-should-watch

Benzer Haberler
Send this to a friend